Yorum : Yabancı / Albert Camus

by - Ocak 26, 2018

 Tür : Roman
 Orijinal Adı : L'Etranger
 Yayınevi : Can Yayınları
 Çeviri : Samih Tiryakioğlu
 Basım Yılı : 2017
 Sayfa : 110
 Puan : 4/5
''1942'de yayımlanan Yabancı, romanca, tiyatro yazarı ve düşünür olarak İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yalnız Fransa'da değil tüm dünyada kuşağının sözcüsü ve yol göstericisi olarak kabul edilen Albert Camus'nün, ilk ve en çok ses getiren yapıtıdır. Romanda, bir Arap'ı öldüren ama bu suçtan çok, gerçek duygularını dile getirdiği ve toplumun istediği kalıba girmeyi reddettiği için dışlanan bir "yabancı" aracılığıyla, 20. yüzyıl insanının içine düştüğü yabancılaşma anlatılır.
Bir türlü ele geçirilemeyen "anlam"ın sürekli aranışını, bilincin toplumdan ve dış dünyadan kopuşunu, topluma yabancı duran kahramanın çevresiyle ve toplumla arasındaki çatışmayı anlatan roman, büyüleyici gücünü arka plandaki derin ve suskun acıdan alır. Camus, genç kahramanı Meursault'nun dış dünya ile arasına koyduğu mesafeyi, kendine ve topluma yabancılaşmasını, annesinin ölümü dahil her şeye nesnel bir biçimde yaklaşmasını büyük bir ustalıkla dile getiriyor.''
Kitabı bitirdiğimde olayların ve anlatılmak istenenin kafamda havada kaldığını hissettim . Ufak bir araştırma yaptığımda aslında bu kitabı anlamanın yolunun Camus'un felsefesini ve psikolojisini anlamak gerektiğini öğrendim . Bende bu yüzden ilk olarak Camus'un benimsediği felsefeye değinmek istiyorum .
Camus, bireyin geleceğini kendisinin belirleyebileceğini ileri süren bir felsefi akıma yani varoluşçuluk akımına büyük katkılar sağlamıştır . Varoluşçulukla birlikte anılan 'Absürdizm'i benimsemiştir. ''Bir yanda yaşayarak hayatlarımıza değer vermekte diğer yandan eninde sonunda yok olacağımız gerçeğini bilmeliyiz . Bu da 'Absürt'ün ta kendisidir.'' diyor yazarımız . Fakat bu durum bizi intihara sürüklememeli hayata baş kaldırmalıyız diye de ekliyor .
İşte Camus'un felsefesi , felsefenin de en büyük sorunlarından olan yaşamın değerli olup olmadığı sorunsalından ortaya çıkıyor . Yazarımız da yabancı kitabında bu düşünceyi ince ince işliyor.   
         ''İnsan bilmediği şeyler hakkında daima düşüncelere kapılır.Tersine her şeyin çok basit olduğunu görmekteyim.'' 
Hikayemiz  Meursault adlı baş karakterimizin annesinin ölümüyle başlıyor.  Meursault annesinin ölümüne kanınızı donduracak kadar tepkisiz yaklaşıyor . Hatta annesinin cenazesinin ertesi günü hiçbir şey olmamışcasına kız arkadaşıyla eğlenip onunla beraber olabiliyor . Hayatında hiçbir şeyi irdelemeden olaylara ve insanlara tamamen nesnel yaklaşıyor . Arkadaşlarıyla yüzmek için denize gittikleri bir gün gelişen olaylarla bir cinayet yaşanıyor . Burada olaylar daha hızlı gelişmeye başlıyor ve artık Meursault'un davalarında geçen konuşmalarını , kendi ve hayatla ilgili düşüncelerini okuyoruz . Meursault kitapta bir cinayet üzerine yargılanıyor ama bence bu dava onun hayata karşı yabancılaşmasının muhakeme edildiği bir boyut kazanıyor . Artık kontrol tamamen Meursault'un elinden başkalarına geçiyor.
Artık Meursault kendi dünyasını irdelemeye başlıyor . Onun ağzından okuduğumuz bu kitapta onun için aslında ölümün yaşam kadar olağan olduğunu ve bunu çok kolay kabullendiğine tanık oluyoruz . 
       ''Fakat herkes bilir ki hayat, yaşamak zahmetine değmeyen bir şeydir...Şimdi yada yirmi yıl sonra olsun ölecek olan hep bendim... İnsan maden ki ölecektir,bunun nasıl ve nerede olacağının önemi yoktur.''

Ben bu kitabı okuduğumda aklıma Sokrates'in çok ünlü bir sözü geldi aklıma ; ''Sorgulanmamış bir hayat süren insanların hayatı kendi ellerinde değildir, onların denetimi dışardan gelmektedir .''
Ve Sokrates'e bir kere daha hak vermekten kendimi alıkoyamadım.
Yazımın başında da dediğim gibi benim için kitap biraz havada kaldı daha sonrasında daha bilinçli bir şekilde tekrar okumayı umuyorum.
Eğer sizinde kitap hakkında görüşleriniz var ise aşağıya yorum bırakmayı unutmayın :)
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere :)

You May Also Like

12 yorum

  1. iyi yazar iyi kitap okudum işte günümüzdeki yabancılaşmayı anlatıyor yaaa baksana filmi de var izledim eski ama çok iyi. meursault bir efsane yaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En kısa zamanda hemencecik izliyorumm o zamann :)

      Sil
  2. Albert Camus' u seviyorum.Düşüncelerini,hayat hikayesini,eserlerini takip ettiğim bir yazar.Bu ilk eseri olan " Yabancı" yı ne yazık ki okuyamamıştım.O nedenle bu tanıtımını ve yorumlarını zevkle okudum.İnşallah listeme alıp okuyacağım:) Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım en kısa sürede okursun :) Asıl ben teşekkür ederim :)

      Sil
  3. Sisifos Söyleni kitabı bunun devamı diyorlar. Elimde var ama hala okuyamadım. Klasikler maratonuna ekledim kendisini *.*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmiyordum hemen bakacağım o kitaba da :)

      Sil
  4. Bu kitabı okumadım. Ama kitap hakkında önden böyle bir bilgi almak çok iyi oldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Camus 'u dilersen biraz daha araştırabilirsin :)
      Yorumun için teşekkür ederim :)

      Sil
  5. Kesinlikle öyle :)
    Yorumun için teşekkür ederimm :)

    YanıtlaSil
  6. Kitabı birkaç sene önce okumuş ve bloguma yazmıştım. Hayatımın kitabı olmasa da sevdiğimi hatırlıyorum. Şimdi elimde yazarın Düşüş kitabı var. Onun hakkında ne düşüneceğimi merak ediyorum :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşüş kitabı hakkında yorumunu bekliyorumm :))

      Sil
  7. Merhabalar,

    Albert Camus’un en önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilen ‘’Veba’’ romanından beni en çok etkileyen 24 alıntıyı okumanız üzere ben de sizinle paylaşmayı çok isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/albert-camus-veba-romanindan-24-etkileyici-alinti/

    Güzel okumalar dilerim,
    edebiyatla ve sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil

Yorumlarınız için teşekkür ederim :)
Yorumlarınızı anonim olarak da bırakabilir ve beni bilgilendir butonuna basabilirsiniz :)